OSMANLICA ve TÜRKÇE KİTAPLAR İSTANBUL ve İZMİR ile ilgili KİTAPLAR ERMENİCE, RUMCA KİTAPLAR NADİR SÖZLÜKLER OSMANLI ve TÜRKİYE ile ilgili KİTAPLAR
DIONYSII BYZANTII, ANAPLUS BOSPORI, Berolini Apud Weidmannos, MCMLVIII [1958]. xliv, [2], 45 s, 23 x 15 cm,
kağıt kapağında.
Boğaziçi’nin İlkçağ’daki tarihinin yegâne kaynağı...
Boğaziçi’nin ilkçağdaki topoğrafyası hakkında Byzantionlu Dionysios tarafından ve bazılarının görüşüne göre çok eski denizcilik
kılavuzlarının kopyası olarak rehber mahiyetinde bir risale meydana getirildiği bilinmekte ise de 2. yüzyılın sonlarına doğru yazılan
Anaplus Bosporu başlıklı bu ufak kitap kaybolmuştur. Fransız tabiat bilgini Pierre Gylli bunun eksiksiz bir nüshasına sahip olmuş
ve Boğaziçi hakkında 1561’de basılan kitabında geniş ölçüde kullanmıştı. Anaplus Bosporu’nun bir kaç sayfadan ibaret eksik bir
el yazma nüshası ise 1841’de Aynaroz’da Vatopedi manastırında bulunarak Minoidas Minas tarafından Batı’ya getirilmiştir. Bu
yazma, önce 1874’de Wescher, sonra 1958’de R. Güngerich eliyle yayınlamıştır. Müzayedeye sunulan eser, kitabın R. Güngerich
tarafından yapılan yeni baskısıdır. Bütün eksikliğine rağmen Dionysos’un eseri, Boğaziçi’nin ilkçağdaki topoğrafyasını tesbitte
yardımcı olmaktadır.
Paylaş
REISEN IN DAS HEILIGR LAND NACH SMYRMA, BEIRUT, CONSTANTINOPEL, ALERANDRIEN UND CAIRO, IN DEN JAHREN 1851, 1856 UND 1857, Theodor Fliedner, Dsseldorf, Diakonissen- Anstalt, 1858. VIII+408 s., 1 Katlanır harita
Paylaş
DIARIO DEL VIAGGIO DA VENEZIA A COSTANTINOPOLI fatto da M. Jacopo Soranzo Ambasciatore Straordinario della Serenissima Repubblica di Venezia al Sultano Murad III in Compagnia di M. Giovanni Correr Bailo alla Porta Ottomana Descritto da Anonimo
che fu al Seguito del Soranzo MDLXXV, Tipografia di Giambattista Merlo, Venezia, 1856. 63 s, 24 x 16 cm, bez cildinde. Son derece nadir bir seyahatname... Venedik’ten İstanbul’a yapılan bir seyahatin güncesi. Müzayedelerimizde ilk defa görülmektedir.
Paylaş
(1) [Anonim], NOTICE HISTORIQUE SUR LA COMMUNAUTÉ ARMÉNIENNE CATHOLIQUE DE CONSTANTINOPLE, IMPRIMERIE DU COURRIER D’ORIENT, Constantinople, 1870. 60 s, İstanbul Katolik Ermeni cemaatinin tarihçesi (2 kitap birarada)
Son derece nadir bir kitap olup Türkiye’de ilk defa müzayedede satışa sunulmaktadır. (2) K. S. Achguerd, Les Arméniens de Turquie - Rapport du Patr,arche Arménien de Constantinople a la Sublime Porte, Ernest Leroux, Paris, 1877. 67 s, 21 x 14 cm, karton cildinde.
Paylaş
Joachim Heinrich Jäck, ZASCHEN = BIBLIOTHEK DER WICHTIGSTEN UND INTERESSANTESTEN, SEE-U. LAND-REISEN, Theodor Bade, Berlin, 1841. 128 s, 1 katlanır gravür; 127 s, 1 katlanır gravür; [133-] 248 s, 1 katlanır harita; [253-] 376 s, 1 katlanır gravür; 368 s, 1 katlanır harita, 13 x 9.5 cm, bez cildinde.
Paylaş
Maresciallo Marmont, VIAGGIO A COSTANTINOPOLI E PER ALCUNE PARTI DELL’ASIA MINORE IN SIRIA E IN PALESTINA DEL MARESCIALLO MARMONT, TIPOGRAFIA LIBRERIA PIROTTA, Milano 1839. xi, 338 s, 12 x 7,5 cm, sırtı deri kapakları karton cildinde.
Çok nadir bir İstanbul seyahatnamesi... Auguste-Frédéric-Louis Wiesse de Marmont (1774-1852) Fransız general ve asilzadesi. Orijinali Voyage du mare´chal duc de Raguse en Hongrie, en Transylvanie, dans la Russie me´ridionale, en Crime´e, et sur les bords de la mer d’Azoff, a` Constantinople, dan quelque parties de l’Asia-Mineure, en yrie, en Palestine et en E´gypte başlığını taşıyan kitabın (Paris, 1837-1838) kitabın kısmi İtalyanca baskısı.. Atabey 772 (Fransızca baskı).
Paylaş
Lazzaro Spallanzani, LE OPERE DI LAZZARO SPALLANZANI, Ulrico Hoepli, Milano, 193xx. Volume
Quinto: Parte Prima. Viaggio a Costantinopoli (1936), bez cildinde.
Ünlü İtalyan biyoloğun İstanbul seyahatnamesi...
Lazzaro Spallanzani (1729-1799) İtalyan Katolik rahip, biyolog ve fizyologdur. Pavia Üniversitesi’nde doğa
tarihi profesörü olarak çalışmış ve burada kurduğu doğa tarihi müzesini dünyanın hemen her bölgesinden ve
Akdeniz ülkelerine yaptığı (İstanbul ve çevresi de dahil) gezilerden getirdiği bitki ve hayvan örnekleri, fosil
ve mineraller ile zenginleştirmiştir. Çok yönlü bir bilim adamı olarak bilinir. Hayvanların vücut fonksiyonları,
üremeleri ve bugün biosonar diye tabir edilen ve hayvanların ses dalgaları ve titreşim yolu ile yön bulmalarını da
kapsayan konularda deneysel çalışmalarda bulunmuş ve bilime önemli katkılar sağlamıştır. Kurbağagillerde üreme
mekanizmasını ilk olarak eksiksizce açıklığa kavuşturup, ilk yapay döllenmeleri (1777) gerçekleştirdi; dokuların
soluma olayını ortaya koydu. Karşılaştırmalı biyolojinin kurucularından biri sayılmaktadır. Pozitif bilimlerin
birçok alanında gözlemlerde bulunan Spallanzani, bu konudaki çalışmaları için arasında İstanbul (1785-1786) ve
Sicilya (1788) olmak üzere birçok yere gitmiştir. Kitapta İstanbul’un kuşları, balıkları, memelileri, sürüngenleri
ve böceklerine dair gözlemlere yer verilmekte, Péra’da yaptığı meteorolojik ölçümlerin sonuçları sunulmakta,
Büyükdere’de yaptığı detaylı gözlemler anlatılmaktadır. Spallanzani, İstanbul Adaları’nı üzerlerindeki madenlere
varıncaya kadar anlatmış ve çok ilginç ve detaylı bilgilere yer vermiştir. Ülkemizde çok az bilinen bu seyahatname
İstanbul’u işleyen araştırmacı ve tarihçilerce de neredeyse hiç kullanılmamıştır.
Paylaş
Martin Guillaume], VOYAGE À CONSTANTINOPLE, Fait à l’occasion de l’ambassade de M. le Comte de Choiseul- Gouffier à la Porte Ottomane, Paris, François et Lous Janet, 1819. [2], 256, [1] s, 1 gravür, 17.5 x 10.5 cm, kağıt kapağında.
Choiseul-Gouffier’in mahiyetinde İstanbul’a gelen rahibin seyahatnamesi...
Paylaş
Hubert E[dward]. H[enry]. Jerningham, TO AND FROM CONSTANTINOPLE, Hurst and Blackett, London, 1873. ix, [1], 365, [1] s, 22 x 14 cm, bez cildinde.
Atina’dan başlayıp İstanbul’a uzanan, İznik ve İzmit üzerinden Bursa’da sonlanan bir yolculuğun hikâyesi...
1842-1914 yılları arasında yaşamış olan Jerningham, iki yıl Atina ve İstanbul’da yaşamış, sonrasında da Atina’ya yerleşmiş bir yazardır. İstanbul’da İngiltere büyükelçiliğinde
sekreter olarak çalışıyordu. Elimizdeki kitap sekiz bölümden oluşur, İlk üç bölüm bugünkü Yunanistan topraklarına geçer. Boğaziçi ve Haliç kıyılarındaki tarihi kalıntıları ve
Galata’yı gezen yazar, 1870’li yılların İstanbul’unu ve daha sonra gezdiği Bursa’yı gayet renkli bir dille, arada antik Yunan şairlerinden alıntılar yaparak ve mitolojik ve tarihi
bilgiler ekleyerek anlatır. İstanbul’daki Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Bulgarlar ve Kürtler de kitapta yer bulur. Jerningham, Galata köprüsünü anlatırken İstanbul aşığı ressam
Amadeo Preziosi’yi unutmamış, hem Prezosi’yi hem de Galata köprüsünü şöyle anlatmıştır “Köprünün üzerindeki yaşamın mükemmel bir suluboya görünümü için, İstanbul’u
ziyaret eden hiç kimse Mr. Preziosi’nin atölyesini görmeden gitmemelidir. Genelde suluboya resminde takdire şayan bir yeteneğe sahip olan sanatçı, özellikle Doğulu olan her
şeye nüfuz etmiş olan o kendine has Doğu rengini yaşama geçirmiş ve böylece seyyaha en hayran kaldığı şeylerin gerçek bir hatırasını yaşatmıştır.” Blackmer 873, Atabey 618
Paylaş
William Richard Lethaby ve Harold Swainson, THE CHURCH OF SANCTA
SOPHIA, CONSTANTINOPLE, A STUDY OF BYZANTINE BUILDING, Macmillan
&Co., London, New York, 1894. viii, 307 s, metin içinde 75 figür, 26.5 x 17.5 cm,
bez cildinde.
Aya Sofya’nın mimarisi üzerine son derece nadir bir eser...
William Richard Lethaby (1857-1931) İngiliz mühendis ve mimarlık tarihçisidir.
Fikirleri geç dönem el sanatlarında ve modern mimari hareketlerinde son derece etkili
olmuştur. Bizans sanatı üzerine yoğunlaşıp çalışmalarda bulunmak üzere 1893’de
İstanbul’a gelmiş ve Harold Swainson ile işbirliği yaparak Church of Sancta Sophia
için yeteri miktarda malzeme toplamıştır. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere yazar
İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde Aya Sofya’yı tüm detayları ile incelemiş ve bunu
kitabında anlatmıştır.
Paylaş
DES HERRN ABTS DOMENICO SESTINI BESCHREIBUNG
DES KANALS VON KONSTANTINOPEL DES DASIGEN WEIN, Ackerund
Garten-Baues, und der Jagd der Türken...... Teilstück aus Neue
Sammlung von Reisebeschreibungen, Band 89 Sie bieten auf eine Ausgabe
gedruckt in Hamburg aus dem Jahre 1786. Gebunden in einem modernen
Halbledereinband mit Goldprägung.
Buchformat: 18,5 x 11,5 cm. Mit 174 Seiten.
Paylaş
Richard Kunisch, BUKAREST UND STAMBUL. Skizzen aus Ungarn, Rumanien
und der Türkei, Nicolaische Verlagsbuchhandlung, Berlin, 1861. iv, 426, [2],
19 x 12 cm, kağıt kapağında.
Prusyalı Richard Kunisch’in Macaristan ve Romanya üzerinden İstanbul’a uzanan
seyahatnamesi. Seyahatnamenin yarıya yakını İstanbul üzerinedir. Elimizdeki ilk
baskıdan sonra 1866 ve 1869’da yeni baskıları yapılmış, 2000 yılında Romence
çevirisi yayınlanmıştır. Deutsche Nationalbibliothek’te hiçbir Almanca baskının kaydı
bulunamamıştır. Müzayedelerimizde de daha önce görülmemiş çok nadir bir kitaptır.
Paylaş
Alfred Driou, CONSTANTINOPLE ET LA TURQUIE ILES ET RIVAGES DE LA MÉDITERRANÉE, Gédalge Jeune, Paris,
tarihsiz [c 1890]. 206 s, metin dışında 16 gravür, 22 x 13.5 cm, bez cildinde.
Çok nadir bir İstanbul seyahatnamesi…
Müzayedelerimizde ilk defa görülen bu nadir kitabın 1. bölümünde Akdeniz havzası, çevresindeki ülkeler, adalar, limanlar ve tarihleri
ana hatlarıyla ele alınmaktadır. 2. bölümde Yunanistan, Kıbrıs ve güney Ege Adaları ayrıntılı olarak anlatılmakta, bu bölümün devamı
olan 3. bölümde ise Tenedos, Demnos, İmbros gibi kuzey Ege Adaları anlatılmaktadır. 4. bölümde Avrupa Türkiye’si idarî yönden
bölünmüş haliyle (sancaklar), Osmanlı hanedanı, saraydaki hiyerarşik yapı, dinî açıdan yetki sahibi olan yöneticiler, ülkeyi oluşturan
dinsel halklar, Osmanlıların yaptığı fetihler ele alınmaktadır. 5. bölüm ise ağırlıklı olarak İstanbul’a ayrılmıştır. Marmara üzerinden
İstanbul’a gelen yazar bu bölümde şehirdeki sivil mimari örneklerini, şehrin ulaşım sistemini, Péra’yı, Galata’yı ve Tophane’yi, karşı
tarafta Üsküdar’ı, Boğaziçi kıyılarını, Fener’i tasvir etmektedir. 6. bölümde ise İstanbul’un sosyal yapısı, kahvehaneler, Beşiktaş,
Arnavutköy gibi deniz kıyısında bulunan yerler, kayıkçılar, Haliç, dervişler, tekkeler son derece renkli bir şekilde anlatılmaktadır. 7.
bölümde Bizans döneminden kalma tarihi açıdan önemli olan semtler, Kapalı Çarşı, hamamlar; 8. bölümde ise Osmanlıların da iştirak
ettiği 1877 Paris Sergisi, Dolmabahçe Sarayı, şehirdeki tramvaylar anlatılmaktadır. Sonraki bölümlerde de ise Karadeniz’e açılan
yazar, gezip gördüğü yerleri tasvir etmektedir.
Paylaş
Angelo Zanotti, AUTOUR DES MURS DE CONSTANTINOPLE, première partie - Tchatladi Capou, Librairie Ambert, Paris,
1911. 214, [1] s, metin dışında 16 levha, 2 katlanır plan, 23 x 14 cm, kağıt kapağında.
Angelo Zanotti’nin sadece elimizdeki kitapla sınırlı kalan, devamı gelmeyen çalışmasında Çatladıkapı ve çevresindeki Bizans dönemi
yapıları incelenmektedir. Bir kıyı semti olan Çatladıkapı, Ahırkapı ve Kadırga semtleri arasında yer alır. Semtin adının 1532 İstanbul
depreminde semtten bulunan surlarda büyük bir çatlak oluşmasıyla yerleştiği sanılmaktadır. Kitapta İstanbul’un Bizans dönemi
limanları, Bukoleon Limanı, Bukolean Sarayı, Büyük Saray gibi Çatladıkapı bölgesinde bulunan Bizans dönemi yapıları incelenmektedir.
Metni destekleyen fotoğraflar başka hiçbir kaynaka yer almamıştır. Gayet nadir bir kitaptır.
Paylaş
A[uguste]. Boppe, LES PEINTRES DU BOSPHORE, Librairie Hachette, Paris, 1911. vii, 231 s, 18.5 x 11 cm, lüks bez cildinde.
Boğaziçi Ressamları. Türkler 18. yüzyılda Avrupa siyasetinde önemli bir rol oynamakla kalmadılar; aynı zamanda edebiyat ve
sanat üzerine de etkili oldular. Auguste Boppe (1862-1921) elimizdeki çalışmasında 18. yüzyılda Türkiye’yi ziyaret etmiş
ressamları eserleri ile ele almakta, “Türklerin Ressamları” başlığı altında da bu ülkeye hiç gelmemiş ama resmetmiş olan ressamları
tanıtmaktadır. Kitabının sonundaki “18. yüzyılda Fransız ve yabancı ressamlar tarafından Türkiye’de yapılmış tablo ve desenler
kataloğu denemesi” adlı kısımda Armand-Charles Caraffe, Comidas de Carbognana, L TLF. Cassas, Castellan, Choiseul-Gouffier,
A. de Favray, Fauvel, Baron de Gudenus, Hilair, Hunglinger von Yngue, Jean-Etienne Liotard, Luciari, Manzoni, L. Mayer, Melling,
G. Mercati, M. F Préaulx [Préault], W. Reveley, F. Rivière, François-Marie Rosset, Joseph-Ernest Schmidt, J. Semler, Serguiew,
F. Smith, F. Tonioli, Baron de Tott ve Van Mour’un eserlerindeki levhalar adlarıyla verilmiş, tasvir edilmiş, çoğunun hakkakları da
belirtilmiştir. Gravür koleksiyoncuları için vazgeçilemeyecek bir kaynaktır. Bu kitabın resimlerle zenginleştirilmiş Türkçe baskısı 18.
Yüzyılda Boğaziçi Ressamları adıyla yapılmıştır.
Paylaş
Claude Delaval Cobham, THE PATRIARCHS OF CONSTANTINOPLE, Cambridge, at the University Press, 1911. 106 s, 19 x 13 cm, şömizli bez cildinde. Bizans döneminde Konstantinopolis’in patrikleri… Bizans dönemindeki patrikler üzerine görülmemiş bir kitaptır.
Paylaş
Immanuel Ziegler, KONSTANTINOPEL. Komm mit nach Konstantinopel und sieh durch meine Brille Land und Leute an. Verlag der Ziegler’schen Anstalten, Wilhelmsdorf, 1911. 136, [2] s, metin içinde birçok fotoğraf, 18.5 x 12 cm, karton cildinde.
Paylaş
Baptistin Poujoulat, HISTOIRE DE LA CONQUÈTE ET DE L’OCCUPATION DE CONSTANTINOPLE
PAR LES LATINS, Ad Mame et cie, Tours, 1855. 283 s, metin dışında 6 gravür,
17.5 x 10.5 cm, bez cildinde.
Haçlı Seferleri sırasında yerle bir edilen İstanbul…
Haçlı Seferinin Bizans’a yönelmesi ve Bizans içindeki taht kavgalarından yararlanarak İstanbul’u
ele geçiren Lâtinlerin bir Lâtin İmparatorluğu kurmasıyla İstanbul sert yıkımlardan birine sahne
oldu. Venediklilerin yardımıyla İstanbul’a giren Haçlılar sadece siyasal değil kültürel bir yıkıma da
başladılar. Ayasofya, Bizans döneminin en görkemli resim kolleksiyonu, Khora Manastırı Kilisesi’de
(Kariye Camii) dahil olmak üzere bütün anıtsal yapılar tahrip edildi, yüzlerce yıllık yazma kitaplar
yakıldı, birçok değerli Bizans eseri Avrupa’ya taşındı. Kitap 22 bölümde 1261’e kadar süren Lâtin
işgali dönemini anlatmaktadır. Baptistin Poujoulat 1809-1864 arasında yaşamıştır. Bu ünlü kitabın
birçok baskısı yapılmıştır.
Paylaş
William Goodell, FORTY YEARS IN THE TURKISH EMPIRE
Robert Carter, New York, 1877. xii, 489, 12 s, 21 x 13 cm, lüks deri cildinde.
İstanbul Misyonu kurucusu William Goodell’in (1792 - 1867), anıları…
1820 yıllardan itibaren Türkiye’de çalışmaya başlayan Amerikalı misyonerler özellikle İzmir ve çevresinde açtıkları okullarla
Ermeni toplumu üzerinde etkili olmaya çalışmışlardır. 1831 yılında Amerika’nın İstanbul’da temsilcilik açmasının hemen ardından
İstanbul’a gönderilen Goodell eğitim faaliyetlerini İstanbul’da geliştirmek için görevlendirilmiştir. İstanbul misyonunun kurucusu olan
Goodell önce Pera’da Ermenilerin yoğun olduğu bölgede daha sonra ise Rumların ağırlıkta olduğu Büyükdere’de yaşamış, birçok
okulun açılmasına ve bu okullarda eğitim verilmesine çalışmıştır. Goodell İncil’i Türkçe’ye çevirmiş ve Ermeni harfleri ile Türkçe
ve Karamanlıca olarak basılmasına öncülük etmiştir. 1831 yılında geldiği Türkiye’de 40 yıl kalan ve misyonerlik çalışmalarının
duayenlerinden sayılan Goodelll’in anıları özellikle İstanbul’daki misyonerlik çalışmaları için ilk elden kaynaktır. Amerikalı misyonerler
Osmanlı topraklarında faaliyetlere başlamak için Osmanlı-İngiliz ilişkilerini düzelmelerini bekliyorlardı. Çünkü ortada henüz resmi
bir Osmanlı-ABD ilişkisi yoktu. 2 Mart 1831’de Amerikan diplomatik temsilciliğini açtıktan sonra Willam Goodel, 26 Nisan 1831’de
İstanbul’a hareket emri aldı ve 9 Haziran 1831’de İstanbul’a vardı. Ondan yaklaşık bir yıl sonra William Schauffler 31 Temmuz
1832’de İstanbul’a geldi ve birlikte ilk misyonerlik faaliyetlerine başladılar. Bu hareketin adı İstanbul Misyonu olarak geçecekti. İlk
çalışmaları dil, kitap hazırlıkları, öğretim çalışmaları ve halkla ilişkiler üzerine olmuştur. İstanbul Misyonunun adı zamanla Ermeni
Misyonu olarak değişecektir. Bundaki en önemli neden ise sadece Ermenilerin bu çalışmalara olumlu cevap vermeleri olmuştur. Bu
nedenle misyonu alanını sürekli olarak doğuya doğru genişletiştir. Çünkü doğu illerinde yaşayan Ermeni halkın üstünlüğü gözden
kaçmamıştır. Bu amaçlarına ulaşmada ise en çok Amerikan misyoner okulları ön plana çıkmıştır. Blackmer 703
Paylaş
J[ean] TL M[oïse]. P[aris]., DE GENÈVE A CONSTANTINOPLE ET A VIENNE - JOURNAL D’UN VOYAGE DE 72 JOURS,
A TRAVERS L’ITALIE, LA GRÈCE, LA TURQUIE, L’AUTRICHE, LA BAVIÈRE ET LA SUISSE, A. Cherbuliez, Genève, 1873 [dış
kapakta 1874]. 277, [1] s, 19 x 12 cm, kağıt kapağında.
Kitabın yarısı İstanbul, Boğaziçi ve Büyükada gibi çevre yerleşimlerine yapılan ziyaretlere ayrılmıştır. Bu kitabın Souvenirs d’un
Voyage de Genève à Constantinople et à Vienne, du 9 mai au 19 Juillet 1873 başlığıyla tarihsiz olarak [1873] ve yazar adı
belirtilmeden yapılmış başka bir baskısı daha vardır. Son derece nadir bir kitap olup müzayedelerimizde ilk defa görülmektedir.
Bibliothèque Nationale de France koleksiyonlarında da kaydı bulunmamaktadır.
Paylaş
Edwin Pears, FORTY YEARS IN CONSTANTINOPLE, the Recollections of Sir Edwin Pears 1873-1915, D. Appleton, New
York,, MCMXVI [1906]. xiii, [1], 390, [1] s, metin dışında 16 fotoğraf, 22.5 x 14.5 cm, bez cildinde.
II. Abdülhamid döneminde İstanbul... Bir İngiliz avukatın 40 yıllık İstanbul hatıraları…
Hukuk eğitimi almış bir avukat olan Edwin Pears (1835-1919) İstanbul’a 1873 yılında gelmiş, İngiliz elçiliği mahkemesinde çalışmış,
bir süre İstanbul’daki Avrupa Barosu’nun başkanlığını yürütmüştür. İstanbul’da 42 yıl kalan Pears, Forty Years in Constantinople,
Life of Abdul Hamid, Turkey and its People gibi kitaplarıyla bu uzun ikametini değerlendirmiştir. Pears, 1876-1909 arasında tahtta
bulunan Abdülhamid’in yönetimi sırasında İstanbul’da yaşadığından kitap birinci elden güvenilir bilgilerle doludur. İmparatorluğun
en çalkantılı döneminin canlı tanığı olan yazar bu eserinde, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden I. Dünya Savaşı’nın başına
kadar geçen olaylar ve dönemin önemli kişilerine ilişkin bilgi ve gözlemlerini verir. Sir Edwin Pears, burada yaşadığı sürece edindiği
kişisel izlenimlerini, ülkeyi ziyaret eden büyükelçiler ile yaptığı görüşmeleri, Osmanlı’daki Harem hayatını, arkeolojiye duyduğu
ilgiden dolayı ziyaret ettiği tarihi yerleri son derece samimi bir dilde kaleme almıştır. Bu bilgilere ek olarak Osmanlı-Rus Savaşını,
Bulgaristan’da yaşanan Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında yaşanan olayları, 1876 ve 1908 devrimlerini, II Abdülhamid’in hayatını
ve tahttan indirilmesine kadar geçen süre içerisinde yaşanan olayları, Doğu ile Batı arasındaki ilişkileri ve daha birçok konuyu detaylı
bir şekilde işlemiştir.
Paylaş
Paul de Régla [Pierre A. Desjardin], LA TURQUIE OFFICIELLE. CONSTANTINOPLE, son Gouvernement, ses Habitants,
son Présent et son Avenir. Paris, Ancienne Maison Quantin, 1891 (3. baskı) . xix, [1], 442 s, 18.5 x 12 cm, sırtı bez kapakları
karton cildinde.
2. Abdülhamid’in ilk döneminin saray dedikodularına ve mason olduğu için, 5. Murad’ı kurtarma çabalarında bulunan İstanbul’daki
mason ortamının girişimlerine karışmıştır. Bundan dolayı Sadrazam Kamil Paşa’nın hışmına uğramış ve Fransa’ya dönmek
zorunda kalmıştır. Bundan sonra da Regla hayatının en büyük kısmını 2. Abdülhamid rejimini suçlayan ve bu arada Fransa’da “kızıl
sultan”a karşı olan duyguları kullanarak adını duyurmaya çalışan kitaplar yayımlamakla geçirir. İlk olarak 1889’da La Turquie
Officielle adlı kitabı çıkarır. Yazara göre Paris’teki Türk Elçiliği ve 2. Abdülhamid’in gizli polisi bu kitabın yayımını engellemek
üzere çabalarda bulunmuşlar ve bu konuda Fransız makamlarına da başvurmuşlardır. Ancak tüm bu çabalardan doğan skandal
kokusu kitabın 1890 ve 1891’de iki baskı daha yapmasına yol açmıştır. Bu başarı da Regla’nın aynı yolda devam etmesine neden
olur. 1892’de ikinci kitabı Les bas-fonds de Constantinople (İstanbul Batakhaneleri) çıkar. Gezi anısı biçiminde olan bu kitapta
yazarın tüm skandal avcılığının yanısıra, 2. Abdülhamid rejimini eleştirmenin ötesinde, her şeyi küçümseme, hor görme, hatta
yazarın ırkçılığı ve yahudi düşmanlığı da ortaya çıkar. Daha sonra basılan Les Mysteres de Constantinople (İstanbul’un Esrarı)
(1897), Les Secrets d’Yıldız (Yıldız’ın Sırları) (1897), Au Pays de l’espionnage (Casusluk Ülkesinde) (1902) adlı eserler hep aynı
doğrultudadır. Bu arada 5. Murad’ın kurtarılması için mason localarında da konferanslar vermiştir. Paul de Regla’nın yapıtları, 19.
yüzyılın sonlarında, Avrupa ve özellikle Fransa kamuoyunda Türkiye hakkında yapılan değerlendirmelerinin kaynakları arasında
bulunmalarından dolayı önemlidir.
Paylaş
William Holden Hutton, CONSTANTINOPLE. The Story of the Old Capital of the Empire, J. M. Dent, London 1909
(3. baskı). xvi, 343 s, birçok resim, 1 katlanır harita, 17.5 x 11 cm, bez cildinde.
Mediaeval Towns (Ortaçağ kentleri) serisi içerinde basılan kitap İstanbul’a gelecek turistlere alelade bir seyahat rehberinden öte
bilgiler sunmaktadır. İstanbul’u Bizans dönemi ve Türklerin egemenliğinde İstanbul olarak iki ayrı bölümde inceleyen kitapta
istanbul’un Bizans’tan itibaren tarihi, topografyası ve eski eserleri bakımından oldukça detaylı bilgiler vermiştir. Hammer,
Gibbon, Millingen gibi İstanbul üzerine ciddi çalışmaları bulunan yazarları inceleyerek çalışmasını vücuda getiren Hutton (1860-
1930), eserinde İstanbul’un tarihsel yapılarını ve önemli yerlerini gösteren Sydney Cooper tarafından hazırlanmış illüstrasyonlara
ve fotoğraflara yer vermiştir. Kitabın sonunda detaylı bir İstanbul haritası bulunmaktadır. Dönemin en popüler gezgin
rehberlerindendir.
Paylaş
Jean Ebersolt, CONSTANTINOPLE BYZANTINE ET LES VOYAGEURS DU LEVANT, Ernest Leroux, Paris, 1918. 280,
[4] s, 58 resim, 18.5 x 11.5 cm, bez cildinde. İstanbul’u gezen seyyahlara göre Bizans’tan Osmanlı’nın sonuna kadar İstanbul’un
tarihsel topografyası…
Seyyahların gözünden Bizans İstanbul’unun tarihi eserleri...
Jean Ebersolt (1879-1933), Charles Diehl’in de öğrencisi olmuş ünlü Fransız Bizans sanatı uzmanıdır. 1908’de İstanbul Rus
Arkeoloji Enstitüsü’nün muhabir üyesi seçilmiş, İstanbul’daki çalışmaları sırasında Osman Hamdi Bey ve onun kardeşi Halil Edhem
(Eldem) ile dostluk kurmuştur. Prof. Dr. Semavi Eyice’nin değerlendirmesine göre Jean Ebersolt bu eserinde “.. çeşitli ülkelerden
gelen yabancıların, önce Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’te, sonra Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’da görebildikleri, Bizans
mimari eser ve kalıntıları ortaya konulduktan başka, seyahatnamelerin belli başlılarının, eksiksiz olmasa bile, bir bibliyografyası
derlenmiş oluyordu.” Bu önemli eser, İstanbul’un zaman içinde ortadan kalkan tarihi eserlerinin hüzünlü bir öyküsüdür. Jean
Ebersolt protestan bir aileye mensup olarak, Fransa’nın doğusunda Montbeliard kasabasında dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini
Paris, Nancy, Berlin ve Münih üniversitelerinde yaptı. Fransa Eğitim Bakanlığı ve Kitabeler ve Edebiyat Akedemisi tarafından
bilimsel araştırmalar yapmak üzere 1907’ten başlayarak pekçok kez İstanbul’a gönderildi. İstanbul’un tarihi eserlerini bilimsel
usullere göre inceleyen önemli tarihçilerdendir. Kapsamlı araştırmaların ürünü olan kitap ve makalelerinin çoğunluğu İstanbul ile
ilgilidir. şehrin Bizans dönemi tarihi ve eski eserlerinin tanınmasında önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Jean Ebersolt ‘un bu
eseri Prof. Dr. Semavi Eyice’nin önsözüyle 1996’de Türkçe olarak da yayınlanmıştır.
Paylaş
Max Hoschiller, L’EUROPE DEVANT CONSTANTINOPLE, Libraririe des Sciences Politiques et Sociales, Paris, 1916. 147,
[3] s, 22.5 x 14 cm, kağıt kapağında.
Avrupa ülkelerinin Osmanlı imparatorluğu hakkındaki emelleri...
9 bölümden oluşan kitap dönemin uluslararası siyaset ile ilgili çeşitli konularını irdelemektedir. Max Hoschiller (1884-?)
Fransız iktisatçıdır. Bu eserden başka Le Mirage du Sovie´tisme (Paris, 1921), Une Enque^te en Allemagne (Paris, 1922) isimli
kitapları vardır. 1. Dünya Savaşı sırasında basılan bu kitap, 93 Harbinden 1. Dünya Savaşının başına kadarki dönemde Rusların,
Avusturyalıların, İngilizlerin ve Almanların Boğazlara dair düşünce ve emelleri ile geliştirdikleri siyaset üzerine yazılmıştır. Kitabın
vurguladığı ilginç hususlar arasında Hamburg’dan başlayıp İstanbul üzerinden Bağdat’a varan demiryolu, Çanakkale Boğazı’nın
ekonomik açıdan önemi, Ruslarla Avusturyalılar arasındaki politik çekişmeler, Rusların sıcak denizlere inme çabaları, İngiliz
emperyalizminin gücünün zayıflaması ve bu konjonktürde ortaya çıkan savaş olarak ortaya çıkmaktadır. Metni ilginç kılan diğer
bir nokta da metnin, savaş henüz bir dünya savaşına dönüşmeden önce yazılmış olması ve yazarın savaş için Avrupa Savaşı terimini
kullanmasıdır.
Paylaş
CONSTANTINOPLE OLD AND NEW, H[arrison]. G[riswold]. Dwight, Charles Scribner’s Sons, New York, 1915. xxi, 567 s,
metin içinde 150 fotoğraf.
16 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde çarşılarıyla, pazarlarıyla, hamamlarıyla satıcılarıyla, Péra, Haliç, Köprü, Mısır Çarşısı,
sokakları süsleyen asmalar, mor salkımlar ve akasyalarıyla İstanbul tanıtılmıştır. Sonrasında sırası ile Cami Avluları, Eski İstanbul,
Altın Boynuz, Muhteşem Cemaat, Altın Şehir, Boğaz’ın Bahçeleri, Ramazan Ayı, Müslümanların Dinî Bayramları, Geçit Törenleri,
Rumların Bayramları, Çeşmeler, Bir Türk Köyü, 1908 Devrimi, İstanbul’un Alınması 1908 ve Savaş Dönemi 1912-1913 başlıklı
bölümler sıralanmakfadır. Bağımsız bölümler halinde Müslümanların ve Rumların bayramlarını, törenlerini, ziyafetlerini yazan
yazar, mermer üzerine oyulmuş meyva tabağı, çiçek buketleri gibi naif motiflerle süslenmiş hoş selsebilleri, çeşmeleri, havuzların
ayrıntılarını başka hiçbir yerde yayınlanmamış fotoğrafların eşliğinde tanıtmaktadır. Çoğu hiçbir yerde basılmamış 150 fotoğrafa yer
veren eserin sonuna İstanbul ile ilgili 175 kitabın künyesinin verildiği bir bibliyografya eklenmiştir.
Paylaş
CONSTANTINOPLE THE CITY OF THE SULTANS, Clara Erskine
Clement [Waters], Estes and Lauriat, Boston, [c 1895]. iv, [2], 309 s, metin
dışında pelür kağıtları ile korunmuş 20 fotogravür levha, desenli bez cildinde.
Clara Erskine Clement Waters’in (1834-1916) Amerikalılara İstanbul’un
tarihini ve geleneklerini tanıtmak amacıyla yazdığı kitap pekçok farklı
konuyu ustalıkla ele almaktadır. Öncelikle İstanbul’un Bizans dönemindeki
tarihini ele alan Clement, Bizans imparatorları ile şehrin Haçlı Seferleri
sırasında Latin orduları tarafından istilasını canlı bir üslupla anlatıyor. Daha
sonra şehrin Osmanlı tarihini ele alan Clement, Fatih Sultan Mehmed ile 2.
Abdülhamid arasındaki dönemin kayda değer olaylarını anlatıyor. Kitabın
diğer bölümlerinde Yedikule’deki tarihi eserler, pazarlar, dükkanlar, doğum,
sünnet ve düğün gelenekleri aktarılmıştır.
Paylaş
EINE DEUTSCE BOTSCHAFT IN KONSTANTINOPEL, A.D. Mordtmann, BNern, Haller’sche Buchdruckerei, 1895. 50 + 1 Harita + 4 sayfa.
Paylaş
HISTORISCHE BILDER VOM BOSPORUS / HANNIBALS GRAB, A.D. Mordtmann; Th. Wiegand, Konsdtantinopel, Verlag von Otto Keil, 1907, 85 s.
Paylaş
BOSPORUS MITTEILINGEN DES DEUTSCHEN AUSFLUGUSVEREINS G. ALBERT, 1907 - . N.F. IV. HEFT, Konstantinopel, Otto Keil, 1907, 112 + 1 harita
Paylaş
PRAKTISCHER FÜHRER NACH UND IN CONSTANTINOPEL (NEBST AUSFLÜGEN NACH KLEINASIEN), Bernard Schwarz, Berlin, Verlag von Albert Goldschmidt, 1895. 164 s.
Paylaş
[John Berwick Harwood], STAMBOUL, AND THE SEA OF GEMS, Richard Bentley, London, 1852. viii, 352 s,
muhtemelen yazarından imzalı, 19.5 x 12.5 cm, deri cildinde.
Görülmemiş bir İstanbul seyahatnamesi...
John Berwick Harwood (1828-1886) roman ve masal yazarıdır. Müzayedeye sunduğumuz eser, John Berwick Harwood’un
İstanbul’u mizahî bir dille anlattığı nadir seyahatnamesidir. Péra, Üsküdar, Rum âdetleri, sokak köpekleri, kayıkçılar, Yahudi, Ermeni
ve Rumlar, Bedesten ve çarşılar, Türklerde pazarlık şekilleri, yeniçerilerin ortadan kaldırılması, İstanbul’un cadde ve sokakları,
Boğaziçi, Türklerin dinî bayramları ve Türk kadınlarının günlük yaşamını anlatır. Belgrad Ormanı ve Büyükada’ya değindikten sonra
Mudanya ve Bursa’ya gider. Dönüşte Péra’da kaldığı ünlü Misseri Oteli’ni etraflıca anlatır. Daha sonra Yedikule’yi, İstanbul’daki
Macar mültecileri, kadın dilencileri yazar ve İstanbul’un daha birçok ilginç yönüne değinir. Dönüş yolunda geçtiği Gelibolu ve İzmir’i
anlatmayı da ihmal etmez. Blackmer ve Atabey kataloglarında kaydı yoktur.
Paylaş
G[aston] des Godins de Souhesmes, A GUIDE TO CONSTANTINOPLE AND ITS ENVIRONS, A. Zellich Sons, Constantinople,
1893. 20, vii, [21-] 282, [3] s, 3 sepya baskı resim, 3 renkli katlanan harita, 1 sepia baskı katlanan Kapalıçarşı planı, 13 x 9.5
cm, kağıt kapağında.
İstanbul’un tanınmış yayıncılarından Zellich Biraderler tarafından yayınlanan bu rehber, uzun bir süre Doğu’da ve İstanbul’da yaşamış
olan ve iyi tanıdığı Türkiye hakkında Au Pays des Osmanlis ve Turks et Levantins gibi başka eserleri de bulunan G. de Souhesmes
tarafından yazılmıştır. İstanbul’un kısa bir tarihsel ve etnografik tanıtımı ile başlayan kitapta, kentin belli başlı tarihî binaları,
mahalleleri, idarî, askerî, sosyal kurumları ve elçiliklerin ele alındığı bölümden sonra, 12 günlük turistik bir İstanbul gezisinin nasıl
yapılacağı gün be gün anlatılmaktadır. Daha sonra Katolik, Ortodoks ve Protestan Hıristayanlarla, Yahudilerin gidebilecekleri kilise
ve sinagoglar tanıtılmıştır. Haberleşme tarifelerinin verildiği bölümü takiben, kentte ulaşım yolları (at, atlı araba, tren, tramvay,
vapur, sandal) açıklanmış, son olarak da tiyatrolarla hamamlar tanıtılmıştır. 4 katlanan haritanın yanı sıra not alınabilmesi için
hazırlanmış memorendum sayfaları ile nadir ve mükemmel bir rehberdir. Kitabın başında Grand Hotel de Londres’i dahili ve harici
görüntüleri ile beraber tanıtan özel bir ek bulunmaktadır. Elimizdeki İngilizce baskı 1891 tarihli Fransızca baskıdan Gregory P.
Cacavas tarafından çevrilmiştir.
Paylaş
A MONTH AT CONSTANTINOPLE, Albert Smith, London, David Bouge, MDCCCL
[1850]. 2. basım. XVI, 236 s, [8] s yayıncı kataloğu.
Albert Smith (1816-1860), roman, deneme, ve tiyatro dallarında birçok eserler vermiş
İngiliz yazarı ve mizah ustasıdır. İstanbul’da bir ay geçiren yazar önsözde belirttiği üzere
siyasal ya da sosyal içerikli bir gezi kitabı yazmak yerine ilk intibalarını kaleme aldığı bir
gözlemler ve anılar günlüğü oluşturmayı tercih etmiştir. Smith, Péra’yı, Topkapı Sarayı’nı,
Boğaziçi’ni, Büyükada’yı çok hoş ve eğlendirici bir üslupla yazmıştır. Darphane, Esir Pazarı,
Péra Yangınları, Büyükada ve Eğlenceleri, Tarabya ve Belgrad Ormanı, Dervişler, Selâmlık
Merasimi gibi bölüm başlıkları yazarın İstanbul’da geçirdiği zamanı dolu dolu geçirdiğine
işaret eden ipuçlarını veriyor. İstanbul’dan Mısır’a geçen yazar, kitabın sonuna 55 £ tutan
Londra-İstanbul yolculuğunun masraflarının bir dökümünü yapmış ve bu tür gezi yapacaklar
için neyin nereden alınacağına, hangi otelde kalınacağına dair aydınlatıcı bilgiler vermiştir.
İstanbul’a gelmeden önce Çanakkale’yi gören ve Çanakkale seramiklerinden ayrıntılı biçimde
söz eden gezgin Albert Smith kitabında ön yüzü çiçek ve yaprak desenli, burmalı saplı tipik bir
19. yy. sürahisinin ve aynı yüzyılın sırtı kulplu “aquamanil” tarzında bir at biblosunun çizimini
verir. Kitapta yol üzerinde ziyaret edilen İzmir için de bir bölüm ayrılmıştır.
Paylaş
CONSTANTINOPLE, Théophile Gautier, Paris, Michel Levy Freres, 1857. 364 s.
Théophile Gautier, İstanbul’u gezip çok etkilenen Fransız yazarlardan biridir. Bu kentte gördüklerinin fazlasıyla etkisi altında kalmıştır.
Şehrin ruhun anlamak, insanlarıyla kaynaşmak isteiştir. Dönemin İstanbulunu son derece güçlü ve berrak bir şekilde aktarır. Atlı
araba gezileri, ramazan eğlenceleri, yangınlar, piknikler, kahveler, Karagöz, yahudi ve Rum mahalleleri, hamamlar, Kadıköy, adalar,
Kâğıthane, Boğaziçi onun kalemiyle bir başka görünür. Kitapta ayrıca İzmir ile igili bir bölüm de bulunmaktadır.
Paylaş
Demetrius Coufopoulos, A GUIDE TO CONSTANTINOPLE, Adam and Charles Black, London, 1906 (3. baskı). [2], 199 s, 3 harita (bir tanesi arka cep içinde), 5 levha, 1 plan, 17 x 11.5 cm, bez cildinde.
Demeterius Coufopoulos tarafından ilk kez 1895 yılında yayınlanan, sonradan birçok baskı yapan bu rehberde İstanbul topografik ve tarihsel açıdan anlatılmış, seyyahlara İstanbul’da ziyaret edebilecekleri yerler hakkında bilgiler verilmiştir. Önemli bir gezi rehberidir.
Paylaş
CONSTANTINOPLE: THE CITY OF SULTANS Clara Erskine Clement, Boston, Estes and Laurant, VIII+312 s, resimli.
Paylaş
BERNARD HISRCOVICH STEAMSHIP - AGENT & BROKER SALE PURCHASE & CHARTERING OF SHIPS, İstanbul, Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi, 1935. 8 levha, 1 katlanır harita.
Paylaş
THE WALLS OF CONSTANTINOPLE, Bernard Granville Baker, New York, James Pott & Co., 1910. 262 s, 30 levha. İstanbul surlarının tarihini ilginç anekdotlarla anlatan nadir bir eserdir. Bernard Granville Baker (1870-1957), İstanbul’a Karadeniz tarafından yaklaşarak kara ve deniz tarafındaki tüm surlarını yüzyıllar içinde oluşan ilginç hikâyeleri ile dile getiriyor. Granville Baker’in seyahati sırasında çizmiş olduğu karakalem resimler de kitaba şiirsel bir hava katmaktadır. 20. yüzyılın başında İstanbul surlarını, eski İstanbul sokaklarını, evlerini ve insanlarını tanımak için gerekli ve zor bulunur bir yapıttır.
Paylaş
Frédéric Lacroix, GUIDE DU VOYAGEUR À CONSTANTINOPLE ET DANS SES ENVIRONS,
contenant l’histoire de cette capitale depuis sa fondation jusqu’à sa conquête par Mahomet
II, l’indication et la description des localités les plus remarquables; des recherches
historiques sur les principaux monuments; et en général tout ce qui peut être utile aux
voyageurs ; avec un plan détaillé de Constantinople, Bellizard, Dufour, Paris, 1839. xvi, 191
s, 1 renkli katlanır İstanbul haritası (62 x 73 cm), 19.5 x 14 cm, kağıt kapağında.
Büyük renkli haritası eşliğinde ilk defa görülen bir turist rehberine göre 1830’larda İstanbul...
İstanbul ve çevresi için bir gezi rehberi niteliğinde olan kitap, alt başlığından da anlaşıldığı gibi,
kuruluşundan fethine kadar başkentin tarihini, en dikkate değer yerlerinin tasvirini, başlıca anıtlar
üzerine tarihsel araştırmaları ve genel olarak seyyahlar için yararlı olabilecek “her şeyi” içermektedir.
Lacroix’nın bu rehberi tarih, mimarlık, çevre ve toplum hakkındaki tasvirleri ve gözlemleriyle
1830’lar İstanbul’una ışık tutmaktadır. Yazar bu yazıda özellikle vurgulanan Pera ve Tarihi
Yarımada’nın yanı sıra tüm Boğaz köyleri ile Üsküdar, Eyüp ve Prens Adaları’nı da edebi bir dille
anlatmıştır. 19. yüzyılın ilk yarısında kitle turizminin gelişmesiyle birlikte yaygınlaşmaya başlayan
rehber kitaplarında görülen tarafsız, evrensel, ansiklopedik nitelikteki kurgu Lacroix’nın kitabında
da dikkati çeker. Lacroix’nın objektif ve tarafsız yaklaşımı kitabın belirgin özelliklerinden biridir.
Örneğin, kimi yazarların kötü niyetle, İstanbul’un içinin, yabancıların nereye basacaklarını bilemedikleri
“iğrenç bir çirkef kuyusu” olduğunu söylemelerini eleştirerek, gezilip görülen pek çok
yerdeki sokak, meydan ve kavşakların en güzel Avrupa kentlerine yaraşan bir büyüklük ve temizliği
yansıttığını belirtmesi bu tutumu ortaya koymaktadır. İstanbul’da geceleri yaşanan kapkaç olaylarını
anlatıp okurlarını uyarırken de Lacroix, bunun Avrupa başkentlerinde de rastlanan bir durum
olduğunu, Paris’in en işlek mahallelerinde bile insanların geceleyin soyulduğunu hatta öldürüldüğünü
eklemektedir. Lacroix kitabında, görülmesi gereken yerler hakkında bilgi vermenin yanında,
İstanbul’a gelen yabancıları belli konularda uyarma görevini de yerine getirmektedir. Örneğin,
kayıkla Dolmabahçe açıklarından geçilirken, saray görülür görülmez derhal tenteyi indirmek ve
alçak sesle konuşmak gerekmektedir. Gülmek, bağırmak, herhangi bir müzik aleti çalmak, elinde
ateşli bir silah tutmak, sarayın bulunduğu yöne doğru denize tükürmek, hele hele parmağıyla sarayı
göstermek, kesinlikle yapılmaması gereken şeylerdir. Bu kurallara uymamanın bedeli yirmi sopa
yemek ya da para cezası ödemektir. Kuralı çiğneyen bir Frenk olduğunda cezayı çekmek kayıkçıya
düştüğünden, Lacroix bu konuda çok hassas davranmak gerektiğini hatırlatmaktadır. 19. yüzyılda
kaleme alınmış rehber kitapların pek çoğunun yazarı gibi, Frédéric Lacroix (1811-1863) da meslek
yaşamına coğrafyacı olarak başlamıştır. 28 yaşında yayımladığı İstanbul rehberinin ardından, özellikle
Güney Amerika ülkelerine yönelik yayınlar yapmıştır. Blackmer ve Atabey’de kaydı olmayan
son derece nadir bir kitaptır.
Paylaş
Eugenia S[proul]. Bumgardner, UNDAUNTED EXILES, The McClure Company, Staunton, Virginia, 1925. [8], 230 s, metin dışında 16 levhada 28 fotoğraf, elimizdeki nüsha yazarın ex-libris etiketini taşımaktadır, 22 x 16 cm, bez cildinde. Acıların ve Sürgünlerin kenti İstanbul…
İstanbul’a kısa bir tatil yapmak üzere gelen ancak Amarikan Kızılhaç direktörünün ricası üzerine şehirde kalarak muhtaç
durumdaki Ruslara yardım eden Eugenia Sproul Bumgardner’in (1879-1948) anıları birinci elden bilgilere yer vermesi
bakımından İstanbul’daki Beyaz Ruslar’ı anlatan eserler arasında çok önemlidir. Kitap zengin bir kültürel birikime sahip
olan göçmenlerin çocuklarını okutma gayretini, bu amaçla temin edilen Rusça kitaplar ve Amerikalılarca sağlanan kırtasiye
malzemesi ile Tophane’de açılan 500 öğrencilik Rus Lisesi’nin mevcudiyetini Bumgardner’in kitabından öğreniyoruz. Genellikle
Péra çevresine yerleşen Beyaz Ruslar kendi devrimine hazırlanan bir ülkenin başkentinin karmaşasına kendi kültürlerini ve
alışkanlıklarını çok kolay taşımışlardı. Bumbardner’in de gözlemlediği gibi eski görkemli geçmişlerini bir kenara atan Beyaz
Ruslar açtıkları lokantalar, gece kulüpleri ve 24 saat açık pastaneleri, Boutnikorff’un Tepebaşı Parkı’nda verdiği senfoni
orkestrası konserleri ile Péra’nın çehresini değiştirmeye başlamışlardır. Bumgardner’in deyimiyle Péra’daki sönük ve gösterişsiz
Rum lokantaları yerlerini Rus lokantalarına bıraktılar.
Paylaş
Mary Wortley Montagu, LETTERS FROM CONSTANTINOPLE, Methuen, London, 1927. V, 95 s, 16.5 x 10.5 cm, bez kaplı kağıt kapağında.
Lady Mary Wortley Montagu (1689-1762) İngiliz yazardır. Osmanlı döneminde İngiltere tarafından İstanbul’a elçi olarak atanan
Edward Wortley Montagu’nun eşiydi. Lale Devrinin başlangıcına rast gelen bu dönemde iki yılını İstanbulda geçirdi. İngiltere’deki
arkadaşlarına İstanbul’daki izlenimlerini en ince ayrıntılarıyla anlatan mektuplar yazdı. 1718 yılında eşiyle birlikte Londra’ya
döndü ve sosyetenin aranan bir üyesi oldu. Hikâyeler ve çeşitli konularda makaleler yazdı. Diğer soylularla çeşitli konularda
topluma açık tartışmalara girdi. Bazı görüşlerinlerden dolayı feminizmin ilk savunucularından biri olarak kabul edilmektedir.
1738 yılında Venedikli Kont Francesco Algarotti’ye aşık oldu. Eşi ve çocuklarını terkederek İtalya’ya gitti. Kont Algarotti’yle
aralarının bozulmasına rağmen yaşamının geri kalan bölümünün çoğunu İtalya’da geçirdi. 1762 yılında Londra’da öldü. Lady
Montagu’nun İstanbul’da yazdığı mektuplar ölümünden sonra 1763 yılında kitap halinde yayınlandı ve Avrupa’da ilgiyle okundu.
Bu mektuplar genelde Osmanlı toplumunu olumlu bir şekilde yansıtmaktadır. Avrupalıların Osmanlılar hakkındaki önyargılarını
düzeltmek için çaba göstermiştir. Lady Montagu çiçek hastalığı geçirmişti ve yüzünde hastalığın izleri kalmıştı. İngiltere’de
henüz bulunmayan çiçek aşısının İstanbul’da yaygın bir şekilde kullanıldığını hayretle gördü ve hemen iki çocuğunu aşılattı.
İstanbul’dan yazdığı mektuplarla ve Londra’ya döndükten sonra bizzat kendisi çiçek aşısını İngilizlere tanıttı. Osmanlı uygarlığını
övdü. Osmanlıların kadınlara verdiği değeri anlattı.
Paylaş
Tommaso Bertele`, Umberto Dorini ve Giovanni Bertele`, IL PALAZZO DEGLI AMBASCIATORI DI VENEZIA A COSTANTINOPOLI E LE SUE ANTICHE MEMORIE:
Ricerche Storiche con Documenti Inediti e 185 Illustrazioni, Casa Editrice Apollo, Bologna, MCMXXXII [1932]. 445 s, 185 resim, 30 x 22 cm, karton cildinde.
350 adetlik sınırlı baskının 334 No’lu nüshası.
Venedik Sarayı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde 16. yüzyıldan itibaren Venedik elçilerinin (balyoslarının) konutu olarak kullanılagelmiş ve günümüzde İtalyan Başkonsolosu'nun
ikametgâhı olarak kullanılan yapıdır. Üç katlı yapı, başlıklı sütunların taşıdığı çıkma biçimindeki terası, üçgen alınlığı, pencere düzeni, iç ve dış bezemeleriyle neoklasik üsluptadır.
Elçilik sarayı olarak Venedik balyosu tarafından kiralanan yapının, 16. yüzyıldaki sahipleri bilinmez, 17. yüzyılda Venedik Cumhuriyeti'ne mensup bir tercümanın oğlu Sebastiano
Salvago ile Zoia (Gioia veya Giorgia) Salvago adında bir kadına ait olduğu tespit edilmiştir. Yapı, 1746’da Venedik Balyosu tarafından satın alındı. 1780-1781'de kapsamlı bir
restorasyona sonucu yapı, neo-klasik üslupta temelden yeniden inşa edilmiştir. Yapı, önce Venedik'in sonrasında ise birleşen İtalya'nın, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ve modern
Türkiye'deki varlıklarının bir sembolü olarak görülmüştür. 1797'de Venedik'in Avusturya'ya teslim olmasından sonra Avusturya tarafından işgal edilen saray, 1806’da Venedik
Sarayı Fransızlara geçti; 1815'te Viyana Antlaşması ile tekrar Avusturyalılar'a geçti ve bir yüzyıl Avusturya egemenliğinde kaldı. Bu dönemde genel formunu değiştirmeyen
geniş çaplı bir restorasyon gerçekleştirildi. Venedik, 1866'da bağımsızlığını kazandı ancak saray Avusturya’da kalmaya devam etti. 1914-1918 arasında eski yapının temelleri
üzerinde yeniden inşa edildi. Bu yeniden inşa sürecinde sarayın genel yapısı korundu. I. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan İtalya, Venedik Sarayı'nı geri almak için girişimlerde
bulundu. Yapı, İtalyan Dışişleri Bakanlığı’nın emriyle 1 Aralık 1918'de, İtalyan Deniz Kuvvetleri tarafından işgal edildi; 27 Mart 1919'da yüksek komiser kararı ile İtalyan
Elçiliği, sarayı ve tüm ilgili yapıları resmen teslim almıştır. 1919'dan 1936'ya kadar İtalyan Büyükelçisi’nin İstanbul'daki ikametgâhı olarak tahsis edilen saray, o günden bu
yana bu işlevinin yanı sıra İtalya Başkonsolosluğu ikametgâhı olarak da kullanılır.
Paylaş
Jean Nicolaides ve Henry Carnoy, FOLKLORE DE CONSTANTINOPLE, Emile Lechevalier, Paris, MDCCCXCIV [1894]. viii 205,
[2] s, 17.5 x 11.5 cm, kağıt kapağında.
İstanbul’un folkloru...
Karamanlı bir Rum olan Jean Nicolaidès (1846-1893) Kayseri’nin İncesu kazasında doğdu. Paris’te öğrenim görürken ünlü folklor
bilgini Henry Carnoy ile tanıştı. Onun önerisi üzerine ülkesine döndükten sonra İstanbul ve Anadolu’da folklorik gözlemler ve
derlemeler yaptı. Henry Carnoy ile birlikte hazırladıkları bu kitapta birbirinden ilginç İstanbul efsâneleri vardır. “Fatih, İstanbul’u
kuşatmıştır. Tanrı bir meleğini yaşlı bir ermiş kılığında imparator Constantin Paleologos’a gönderir. Ermiş, efendim der, bu kılıcı,
Türklerin kökünü kazımanız için size Tanrı gönderdi. Constantin ermişin elindeki tahta kılıca bakar ve ne yapayım onu der, elimde bu
muzaffer kılıç varken. Ve ermişi kovar. Buna kızan ermiş Sultan Mehmed’e gider. Mehmed büyük bir içtenlikle kılıcı kabul eder. Ve o
tahta kılıç sayesinde İstanbul’u zapteder.”
Paylaş
Jean Ebersolt, CONSTANTINOPLE BYZANTINE ET LES VOYAGEURS DU LEVANT,
Ernest Leroux, Paris, 1918 (dış kapakta 1919). 280, [4] s, 58 resim, 19 x 12 cm, kağıt kapağında.
Batılı seyyahların gözüyle Bizans İstanbul’unun tarihi eserleri...
İstanbul’u gezen seyyahlara göre Bizans’tan Osmanlı’nın sonuna kadar İstanbul’un tarihsel topografyası… Jean Ebersolt (1879-1933),
Charles Diehl’in de öğrencisi olmuş ünlü Fransız Bizans sanatı uzmanıdır. 1908’de İstanbul Rus Arkeoloji Enstitüsü’nün muhabir üyesi
seçilmiş, İstanbul’daki çalışmaları sırasında Osman Hamdi Bey ve onun kardeşi Halil Edhem (Eldem) ile dostluk kurmuştur. Prof. Dr.
Semavi Eyice’nin değerlendirmesine göre Jean Ebersolt bu eserinde “.. çeşitli ülkelerden gelen yabancıların, önce Bizans’ın başkenti
Konstantinopolis’te, sonra Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’da görebildikleri, Bizans mimari eser ve kalıntıları ortaya konulduktan
başka, seyahatnamelerin belli başlılarının, eksiksiz olmasa bile, bir bibliyografyası derlenmiş oluyordu.” Bu önemli eser, İstanbul’un
zaman içinde ortadan kalkan tarihi eserlerinin hüzünlü bir öyküsüdür. Jean Ebersolt protestan bir aileye mensup olarak, Fransa’nın
doğusunda Montbeliard kasabasında dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini Paris, Nancy, Berlin ve Münih üniversitelerinde yaptı. Fransa
Eğitim Bakanlığı ve Kitabeler ve Edebiyat Akedemisi tarafından bilimsel araştırmalar yapmak üzere 1907’ten başlayarak pekçok kez
İstanbul’a gönderildi. İstanbul’un tarihi eserlerini bilimsel usullere göre inceleyen önemli tarihçilerdendir. Kapsamlı araştırmaların
ürünü olan kitap ve makalelerinin çoğunluğu İstanbul ile ilgilidir. şehrin Bizans dönemi tarihi ve eski eserlerinin tanınmasında önemli
ölçüde katkıda bulunmuştur. Jean Ebersolt’un bu eserinin Bizans İstanbulu ve Doğu Seyyahları başlıklı Türkçe baskısı 1996 yılında
yayınlanmıştır.
Paylaş
3 NADİR KİTAP BİRARADA
1) Giovanni Failoni, VIAGGIO IN SIRIA E NELLA TERRA SANTA: preceduto da alcune notizie geografiche e d’alcuni cenni sulle diverse religioni che professano gli abitanti di
quelle contrade, coi piani dell’antica e nuova Gerusalemme e colla pianta del Gran Tempio del Santo Sepolcro, coi tipi di Pietro Bisesti, Verona, 1833. xii, 194 s, [2] c. di tav.
: ill. ripieg. ; 23 cm.. con 2 tavole ripiegate in fondo al testo contenenti i piani dell’antica e nuova Gerusalemme e la pianta del Gran Tempio del Grande Sepolcro. N.B. Nello
stesso libro sono rilegate altre due opere di viaggi in Medio Oriente.
2) [Anonim], UNA GITA A COSTANTINOPOLI E NELLA GRECIA. RACCONTO FAMIGLIARE. Padova 1853, Tipografia del Seminario. 74 s, 1 katlanır İstanbul haritası.
Dünyanın hiçbir kurumsal kütüphanesinde kaydı bulunmamaktadır.
3) [Anonim], VIAGGIO A GERUSALEMME FATTO E RACCONTATO DA ANTONIO PASUELLO AI SUOI VERONESI, Verona 1857, tip. bennassuti. 72 s. Copertina rigida
marmorizzata. Segni di fioritura e qualche alone di umidità. Dünyanın hiçbir kurumsal kütüphanesinde kaydı bulunmamaktadır.
Paylaş
David Talbot Rice (editör), THE GREAT PALACE OF THE BYZANTINE EMPERORS:
SECOND REPORT, The University Press, Edinburgh, 1958. xxiii, 203 s, 50 levha, metin
içinde 45 resim, 6 katlanır plan, 4 renkli levha, 32.5 x 25 cm, bez cildinde.
Büyük Saray hakkında çok önemli bir kitap...
Initial excavations were carried out by French archaeologists at the Palace of Manganae
between 1921-23. A much larger excavation was carried out by the University of St
Andrews in 1935 to 1938. Further excavations took place under the directorship of
David Talbot Rice from 1952 to 1954, which uncovered a section of one of the southwestern
buildings at the Arasta Bazaar. The archaeologists discovered a spectacular series
of wall and floor mosaics which have been conserved in the Great Palace Mosaic Museum.
Excavations are continuing elsewhere, but so far, less than one quarter of the total area
covered by the palace has been excavated; total excavation is not presently feasible as most
of the palace currently lies underneath the Sultan Ahmed Mosque and other Ottoman-era
buildings.
Paylaş
[Charles] Jules Labarte, LE PALAIS IMPÉRIAL DE CONSTANTINOPLE ET SES ABORDS, Sainte-Sophie, Le Forum Augustéon et l’Hippodrome, tels
qu’ils existaient au dixième siècle, Librairie Archéologique de Victor Didron, Paris, MDCCCLXI [1861]. 240 s, metin sonunda 1 renkli harita, biri renkli 2
katlanır plan, 32 x 24 cm, sırtı deri, kapakları karton cildinde.
İstanbul’daki Büyük Saray hakkında yayınlanan ilk kitap...
Charles Jules Labarte (1797-1880) Fransız avukat ve sanat tarihçisidir. Labarte eserinde Bizans kaynaklarına dayanarak Büyük Saray’ın detaylı bir planını
çıkarmaya çalışmıştır. 4. yüzyılda yapılmaya başlanan ve şimdiki Sultanahmet Camisi’nden Marmara kıyısına kadar gelişip başlıbaşına bir şehir görüntüsü
kazanan Büyük Saray, 11. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Daha sonra Bizanslılar ve Osmanlılar Büyük Saray’ın üzerine başka yapılar inşa etmiştir. Müstakil
olarak Büyük Saray’ı anlatan ilk kitap müzayedemizde sunulan Labarte’nin eseridir. Sonradan, Montucci Labarte’nin kitabındaki planlardan yola çıkarak
sarayın topoğrafyasını çıkartmış, Paspatis 1885’te Atina’da yayımladığı kitapta ilginç ayrıntılar vermiştir. F. von Reber, 1891’de yayınlanan kitabında sarayın
çeşitli bölüm ve dairelerinin yerlerini göstermeye çalışmış, aynı tarihte Rus Bjeljaeff de Saray hakkında üç makale yazmıştır. Müzayedelerimizde ilk defa
görülen bu kitap çok nadir olduğundan ülkemizdeki tarihçiler tarafından yeterince kullanılmamıştır.
Paylaş
Alexander van Millingen, BYZANTINE CHURCHES IN CONSTANTINOPLE THEIR HISTORY AND ARCHITECTURE, MacMillan, London, 1912. xxix, 352, [1] s, 116 plan ve resim, 92 levha, 25.5 x 17 cm, bez cildinde. Bizans döneminde İstanbul’daki Kiliseler...
Yazar kitabın önsözünde Byzantine Churches in Constantinople’ın 13
sene önce yayınlanan Byzantine Constantinople, the Walls of the City
and Adjoining Historical Sites (London, 1899) isimli kitabın devamı
olduğunu yazmaktadır. Kitap Osmanlı imparatorluğunun son dönemine
ulaşabilen Bizans kiliselerini tarih ve mimarileri ile incelererek tam
bir envanterini vermektedir. Plan, harita, relöve gibi bir mimari
kitabında bulunması gereken tüm unsurları barındıran bu mufassal
kitap 25 bölümden oluşmaktadır. Kitabın sonuna bibliyografya, Bizans
imparatorlarının listesi ve indeks eklenmiştir. Kitabın her bölümü ayrı
bir kiliseye ayrılmıştır. Bu kitaba son derece nadir olarak rastlanır.
Paylaş
THE HAREM, AN ACCOUNT OF THE INSTITUTIONS AS IT EXISTED IN THE PALACE OF THE TURKISH SULTANS WITH A HISTORY OF THE GRAND SERAGLIO FROM ITS FOUNDATION TO THE PRESENT TIME, N[orman] M[osley] Penzer,
J.B. Lippincott Company, Philadelphia, [c.1936]. 277 s, metin dışı 43 resim. Bu kitap, harem ve saray teşkilatının işleyişini kıyafetlerden, tüketilen günlük gıdaya, savaş kararlarından cariye seçimine ve harem kadınlarının eğitimine en ince ayrıntısına kadar objektif olarak anlatan tek kaynaktır. Penzer sadece kendisinden Önce sarayda bulunmuş olanların yazdıklarıyla yetinmemiş, yazılanların gerçekliğini değerlendirmek üzere defalarca İstanbul’u ziyaret etmiş, söylenti ve güvenilmez bilgileri ortaya koyma dürüstlüğünü göstermiştir. Saray teşkilatını detaylı olarak anlatmış olması nedeniyle de ilgili herkesin okuyacağı, başvuracağı bir kitaptır. Uzun yıllar batıda Osmanlı haremi üzerine yapılmış tek araştırma özelliğini
korumuştur. Müzayedeye sunduğumuz, bu eserin ilk baskısıdır.
Paylaş