CEMAL SÜREYA (1931 - 1990) EŞİ ZUHAL HANIM’A YAZDIĞI MEKTUP 30 x 21,5 cm.

“Sevgili Zuhal,
Merhaba! Biz sağsalim Ankara’ya geldik. Az önce geldik. Hemen oturdum, sana mektup yazıyorum. Nedeni: Oktay Rifat için yaptığım çalışmaların müsvettelerini evde unutmuştum. Salondaki kitaplığın üst gözüne, daha doğrusu sağdan üçüncü gözüne koyduğumu hatırlıyorum bunları. Mavi vb. naylon gömlekler ve dosyalar orada bir arada duruyor. Onları hemen al, olduğu gibi büyük bir zarfa koy ve uçakla, taahhütlü olarak bana yolla. Ama hemen yap bunu. Çünkü o kitabı kısa sürede bitirmem gerekiyor. Daha demin geldiğim için sana Ankara’dan verecek bir haberim yok. Memo ne yaptı sabahleyin? Sen raporluydun, o iki gün içinde biraz olsun dinlenebildin mi? Pazar günü annenlere gideceğim. Öbür cumartesi de beraberiz nasılsa. Yıllık izninin ilk onbeş gününün -konuştuğumuz gibi- 15-30 Temmuz arası alman uygundur. O akşamki film gerçekten güzeldi. Bende kaldı. Öyle güzel filmleri, bir de güzel oyunları kaçırmayalım. Tabii Ankara’da ve önümüzdeki sanat mevsiminden sonra.

Kendine iyi bak. Kendine iyi bakacan değil mi?
Söz mü? Ben rejime bugün başlıyorum. Çünkü
o gömlekte gözüm kaldı.
Gözlerim ise sende ve Memo’da kaldı.
Günler nasıl da geçiyor.
Hayat kısa. Yalnızlık zor.
450 km. uzağa düştüm bugün birden bire.
Ama umut büyük.
Umudum benim.
Kadınım.
Çayı en güzel sen demlersin.
Seni, Memo’yu ve civcivleri (özellikle kara civcivi) öperim.
Bir tren yolculuğu yaparız bir gün.
Sandviç falan yeriz.
İyi günler değil uzakta.
Cemal Süreya
(imza)